Ankara'da uluslararası ilişkiler okuyan ama hayali spor medyasında çalışmak olan bir öğrenciydim. "Hiç tanıdığım filan da yok ki, nasıl yapacağım?" diye kara kara düşünürken, twitter paylaşımları sayesinde Spor İletişimi Sertifika Programı'ndan haberdar oldum. Sınavda ilk 10'a girince de işi çok daha ciddiye alarak program boyunca çok çalıştım. Hayran olduğum, spor basınının en önemli ve değerli isimleriyle tanışıp işin teorik kısmını en iyi şekilde öğrendiğimi düşünsem de, benim için en ciddi okul Eurosport Türkiye'de yaptığım staj oldu. Ardından da Milliyet'e geçtim...

Hiçbir yerde olamayacağı gibi burada da altın tepsiyle iş imkanı sunulmuyor tabii... Çalışıp hak ettiğini gösterebileceğine inanan, spor basınına girmek isteyen, ya da yalnızca duayenlerden hem sektörü hem de spor tarihini dinlemek isteyen, işin iletişim kısmında kendini geliştirmek isteyen herkese bu fırsatı değerlendirmesini tavsiye ederim.  Ben her hafta sonu Ankara-İstanbul arasında mekik dokuyup çok verimli bir 6 ay geçirdim ve hiç pişman olmadım...

Hayatımda aldığım en önemli ve sancılı sertifika! Altı ay boyunca her hafta sonu İzmir’den uçağa atlayarak geldiğim, hısım akrabamın acaba neden böyle saçmalıklar yapıyor diye baktığı Spor İletişimi Sertifika Programı bugün sevdiğim işi yapmamın anahtarı, spor medyasında takip ettiğim insanların iş arkadaşım olmasına vesile oldu. Beklentim bu bile değilken üstelik.

Bir yerden başlamak, izlemeyi seviyor ama mutfağında neler oluyor bilmiyorsan ufak bilgiler vermek, bildiğini düşündüklerini aslında yanlış bildiğini görmek için şahane bir deneyim.

Mezuniyetimin üzerinden geçen uzun vakitler sonunda etrafıma baktığımda yanımda gördüğüm, sosyal hayatımı paylaştığım, birlikte çalışma şansına eriştiğim insanların büyük bir kısmının yolu öğrenci ya da eğitmen olarak bu sertifika programından geçmiş. Üyesi olmaktan asla pişman olmayacağın bir kulübe giriş bileti, tecrübeyle sabit.

Sinema, televizyon, radyo, gazete, veya özetle medya sekötüründe mektepliler ve alaylılar hep bir aradadır. Bunların parlaklığı ve bizim mevcut eğitim sistemimizin yönlendirmelerinin yanlış olması “dışarıdan” insanların “içeri” girmeye çalıştığı örnekler doğuruyor. Televizyon ve spor da bunun en göz önünde olanlarından, haliyle de en cazibi.

Ancak size bu program sırasında bile “Boşverin, hobiniz olarak kalsın” diyecekler. Şart değil. Sizin nelerden fedakarlık yapacağınızın ölçüsünü sizden başka kimse bilemez.

Kimya okumuş, 10 sene ilaç sektöründe çalışmış bir program mezunu olarak şunu söylüyorum; yeterince sabreder, bazı şeyleri göze alırsanız, bağlantılarınızı da iyi kurarsanız hayalleriniz gerçek olabilir. Sırasında ve sonrasında bu programın faydalarını görmemeniz ise imkansız.

2008-2009 döneminde Spor İletişimi Sertifika Programı’ndan mezun oldum. Spor sektörüne atılmak ve sevdiğim işi yapmak o zamanlar hayal gibi görünse de bu programda edindiğim bilgiler ve kurduğum dostluklar bana hayal ettiğim işi yapma fırsatını verdi. Tabi ki insan en sonunda çizdiği yolda kendisi yürüyor ama o yola adım atabilmek için geçilmesi gereken kapıların anahtarı ise buralarda ediniliyor. Sertifika programına katılarak bu anahtarları edinmenizi tavsiye ederim. Üstelik orada tanışacağınız insanlarla sohbet etmek ve keyifli hafta sonları geçirmek paha biçilemez. Balat’a gideceğiniz günleri tıpkı benim gibi iple çekeceksiniz, emin olabilirsiniz.

Spor İletişim Sertifika Programı’nı uzun süredir biliyor olmama rağmen, okul durumu sebebiyle programa 2013’te katılabildim. Üniversite hayatımdaki ilk vize, giriş sınavıyla aynı güne denk gelmişti ama seçimlerden biri daha cazipti ve bugünümü belirledi. Balat yolundaki kampüste, teori ve pratiğin dengeli olduğu, tecrübe aktarımının öne çıktığı bir kurs dönemi geçirdik. Herkes bu kadar şanslı olmasa da, Spor İletişim bana önce staj imkanı sağladı, ardından bu imkan işe dönüştü. Kurs sırasında kurulan arkadaşlıklarsa yanımıza kâr kaldı.

Spor basınına bir yerlerden dahil olma niyetindeydim ama ‘Nasıl?” sorusuna cevap bulamıyordum. Arkadaşlarım ve kardeşimin tavsiyeleriyle Kadir Has’ın programıyla şansımı denemek istedim. Birkaç aylık süreçten bugün aklımda kalanlar; sabah uyanmak –benim için zulümdür- ve televizyon ve gazetelerden aşina olduğum simalarla tanışmak olabilirdi. Ama program ilerledikçe, gerçekten insanları tanımanın, onlara kendimi anlatabilmenin sektörde yer almak için son derece önemli olduğunu anladım. Önce Batu Anadolu, sonra da Sezgin Rızaoğlu ile tanıştım ve kendimi anlatabildiğimi düşündüğüm Bağış Erten’in önayak olmasıyla Toprak Saha’nın temellerini attık. Kadir Has’ta başlayan süreç, birkaç ayda internet sitesine, birkaç yıl sonra da Socrates Dergi’ye taşındı. Bugün dönüp baktığımda soruma gayet tatmin edici bir cevap bulduğumu düşünüyorum. 

Medyanın varoluşsal bir sorgudan geçtiği dönemde spor medyasının bir parçası olmayı isteyip gerçeğin peşine düşmek oldukça iddialı bir şey. Bunun için sağlam bir birikime, yorulmamayı sağlayacak bir cesarete ihtiyaç var. İşte gazeteciliğin evrensel ilkelerine sadık kalarak medyanın yeniden güvenilir olabileceğine inanacağınız yer burası. Sizin gibi düşünen onlarca insanla haftalar geçirip içinizdeki enerjiyi spor medyasının en iyi isimlerinin deneyimleriyle birleştirme şansını başka yerde bulmak mümkün değil.

Her hafta sonu Haliç’e gitmek için yatağımızdan heyecanla kalkmamızın sebebi buydu. Ben bu programa, bir süredir buradan mezun olan insanların spor medyasında yavaş ama emin adımlarla gerçekleştirdiği heyecan verici dönüşümü görerek geldim. Bunun bir parçası olmak istedim. Futbol odaklı, cinsiyetçi, kazanmaya odaklı bakış açısını el birliğiyle başka bir yöne çevirmek istiyorsanız doğru yerdesiniz. Program sonunda artık hiç çıkmak istemeyeceğiniz bu güzel topluluğun bir parçası olacaksınız.

Spor İletişimi Sertifika Programı ile tanışmam sosyal medyada karşılaştığım tanıtımlar sayesinde olmuştu. Küçük yaşlardan itibaren sporla içli dışlı olan biri olarak aklımın bir köşesinde her zaman spor medyasında yer almak vardı. Üniversite eğitimimi başka bir bölümde sürdürürken karşıma çıkan bu şansı kaçırmak istemedim ve önceki yıllarda kursa katılmış kişilerden aldığım tavsiyeler sonrasında sertifika programına dahil oldum. Bu eğitim sayesinde hem spor dünyasının acı tatlı birçok farklı yönünü bu dünyanın içindeki isimlerden birebir dinlemiş olma fırsatını hem de onlarla kurulan bağlantılar sayesinde spor medyasının bir parçası olma şansını yakaladım.

İleride bu sektörde bir kariyer hedefliyorsanız ya da yalnızca şu renkli ekranın arkasında neler olup bitiyor diye merak ediyorsanız Spor İletişimi Sertifika Programı sizin için bulunmaz bir fırsat. Haftasonları çok geç kalkmasam da hayatımı sürdürebilirim diyorsanız pişman olmayacağınıza emin olabilirsiniz.

2013 yılında bir Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler öğrencisi olarak ne yapsam da spor sektörüne bir yerinden dahil olsam diye düşünürken karşıma çıkmıştı Spor İletişimi Sertifika Programı’nın ilanı. Denemekten ne zarar gelir diyerek girdiğim sınav sonrası kursta geçirdiğim 6 ay hayatımı değiştirdi diyebilirim.

Bu programda spor sektörüne nereden dahil olmak istiyorsanız, o işin ehli ile tanışma fırsatı bulabilir, onların deneyimlerinden yararlanma şansına erişebilirsiniz. Hem medya sektörünün, hem de bir “business” olarak spor sektörünün mutfağını görmek için bundan iyisini bulamazsanız. Hafta sonlarımı burada nasıl geçiririm, uykum daha kıymetli demeyin Balat’a gelin.